Gönderi

Devil Survivor

Ey Adem’in oğlu! Yüce Rabbin sana sayısız nimet sundu. Ancak sen Rabbine nankörlük edip lanetlenmiş iblislerle el ele yürümeye çalıştın. İşlediğin sayısız günaha rağmen Rabbin sonsuz merhamet sahibi. Sana, Rabbinin dünyayı yarattığı süre kadar bir vakit bahşedildi. Bu vakit kapsamında olur da işlediğin günahlarına tövbe edip Rabbinden merhamet dilersen O seni affedecektir. Eğer ki günahlar bataklığında ilerlemeye devam edersen, yer ve gök şahit olsun ki sen ve senin dünyan yerin dibine girecektir. Bu, sana yapılmış son uyarıdır… - M


Çoğu kişi gibi ben de Shin Megami Tensei serisine Persona 3 ile birlikte girdim. Oyunun sosyal bağ tarafını vs. sevmiş olsam da benim ilgimi çeken kısım ‘fusion’ sistemi idi. Kullandığın Persona’ları sürekli sürekli değiştirmek benim çok hoşuma gitmişti. Persona 3’e başlamadan önce seri hakkında kısa bir araştırma yapmıştım nedir ne değildir diye. Ama oyunu bitirince ilk sorduğum soru şu oldu: “Bu iblis fuse’lama sistemi serinin diğer oyunlarında var mı?” Aldığım cevap da evet olunca “Bana bu yeter, hikayeyi karakteri falan boşver” deyip seriye topyekun girişme kararı aldım.

Kendime Persona 4, sonra Shin Megami Tensei 3: Nocturne, sonra serideki diğer PS2 oyunları, SNES-PS1 oyunları, ardından DS’teki oyunlarını oynarım diye kendime kabataslak bir yol haritası çizmişim. O sıralar tam olarak neye neden baktığımı hatırlamamakla beraber Devil Survivor gözüme ilişti. Devil Survivor’a gelene kadar sırada bir sürü oyun var, girişmek istemiyorum yakın bir vakitte. Ama ilgimi çekti işte, denemek için malum yerlerden oyunu edinip R4 kartına atıp taktım DS’e.

desu0.gif

Oyunun açılışında çalan müzik içimi titretmiş, giriş bölümü hikayesi ile beni sarmış, konsepti çok hoşuma gitmişti. 10-15 dakika bakarım dediğim oyundan kafamı kaldırdığımda 2 saat geçmişti. Devam etmek istiyordum ama hem daha yeni P3’ü bitirdiğim için hemen arkasından yeni bir JRPG oynamak hem de Nocturne’den önce bir Megami Tensei oyunu oynamak istemiyorum. Mecbur orada Devil Survivor’a ilk bakışımı sonlandırmak zorunda kaldım. Bundan üç sene sonra, 2019’un Aralık ayında 3DS sürümü ile kendisini tamamen oynama fırsatı bulabildim.

Ve o günden beridir JRPG seven arkadaşlarıma, tanıdığım insanlara Devil Survivor’ı şiddetle öneriyorum. Ama gel gör bir kişiyi bile başlattıramadım. Ya SRPG sevmiyorum ben diyenler oldu ya da bir ara oynarız diyenler oldu. Son zamanlarda müziklerini tekrar dinleyince Devil Survivor sevgim tekrar bir coştu, ayrıca oyunun DS sürümünün 15. yıldönümü yaklaşıyordu. Oyunu tanıtmak amacı ile bir şeyler karalayayım dedim ve işte buradayız.

desu1.jpg Seçim senin. Bir amaç için mi yaşamaya devam edeceksin, yoksa daha büyük bir şey için mi?

Huzur dolu günler artık geride kaldı…

Aylardan Ağustos. Yaz tatilindesiniz. “Öz abin” gibi gördüğün senden büyük kuzenin Naoya, “Ne zamandır görüşmüyoruz, Atsuro ile Yuzu’yu yanına alıp gel de Shibuya’da takılalım” diye mesaj atıyor. Ama buluşacağınız gün Naoya “İşim çıktı son dakika” deyip buluşmayı ekiyor. Ama onun yerine size Nentendo’nun son oyun konsolu olan Communication Player’dan (COMP) her birinize hediye ediyor ve ekliyor ki bunları sakın yanınızdan ayırmayın. COMP’ları açıp bakıyorsunuz ki homebrew’lanmış bir konsol bu. Mail gelmiş bir tane de. Mailde o gün henüz yaşanmamış ama yaşanacak olaylar yazıyor: “Bir öğrenci, kaldığı dairede vücudu parçalara ayrılmış şekilde bulunacak. Mezarlıkta büyük bir patlama olacak. Tüm Tokyo şehrinin elektrik hattı kesilecek.”. Naoya garip birisi, şakaları da gariptir diyorsunuz. Atsuro, durun ben bi COMP’lara yazılımına bakayım, anlarız Naoya’nın şakasını derken COMP’ta bir program çalışmaya başlıyor. Programın adı ise… “İblis Çağırma Programı”.

desu2.gif

Neymiş adı diyemeden COMP’unuzdan üç canavar çıkıyor ve size saldırmaya başlıyor. Zar zor kurtulup kaçarken kendinizi mezarlıkta buluyorsunuz. O sıra bir patlama oluyor ve etrafınızı daha fazla canavar sarmaya başlıyor. Tanımadığınız bir kızın yardımı ile hayatta kalmayı başarıyorsunuz. Tam nefes alacak anınız olup “Lütfen bugün başka bir şey olmasın, sağ salim eve dönebilelim” diye dilerken şehrin bütün ışıkları ve telefon şebekeleri kesiliyor. Okuduğunuz mail’de yazanlar bir bir gerçekleşiyor. Olanlar bununla kalmaksızın Tokyo şehri bir gaz sızıntısından dolayı JSDF tarafından karantina altına alınıyor. Şehre girmek ve şehirden çıkmak yasak. Evinize gidemiyorsunuz, ailenize haber bile veremiyorsunuz, nerede uyuyacağınızı bilmiyorsunuz, yiyecek yemeğiniz içecek suyunuz yok. Tüm bunların yanı sıra etrafınızdaki herkesin kafasının üstünde beliren rakamlar, bir anda ortaya çıkan ve insanları öldürmeye çalışan iblis denen yaratıklar, Naoya’nın verdiği COMP’larda bulunan “İblis Çağırma Programı”, “Shomonkai” adı verilen ve iblisleri kullanan dini bir örgüt, “Laplace Mail” adı verilen ve gelecekte yaşanacak olaylara dair tasvirde bulunan mailler… Bütün normal yaşantınız bir anda altüst olmuşken yapabileceğiniz sadece tek bir şey var: Hayatta kalmaya çalışmak…

desu3.png Belki tüm iblisleri yenmek, belki hepsini kontrol altına almak, belki Rabb’e sığınmak, belki de her şeyi bırakıp arkana bakmadan kaçmak…

Hadi hayatta kalmaya çalışalım…

Devil Survivor’ın oynanışına ben strateji soslu sıra tabanlı diyorum. Bütün karakterler oyun alanındalar, overworld’de kullanabildikleri yetenekleri var, turları alt ekranda gözüküyor. Bu açıdan herhangi bir SRPG oyunu. Ancak siz veya düşman taraf, bir karaktere saldırabilecek menzile girerse oyun klasik Megami Tensei sıra taban sistemine giriyor.

Her iki tarafın ortadaki karakteri takım lideri konumunda. Eğer düşman tarafın liderini önce öldürürseniz takım dağılıyor ve girdiğiniz savaş bitiyor. Aynısı kendi karakter tarafınız için de geçerli. O zaman şu şekilde düşünebilirsiniz, ortadaki iblisi öldürelim kazanalım savaşı. İşler öyle kolay işlemiyor her zaman. Yancıların “lideri koruma” yetenekleri olabiliyor, ve onları öldürmeden önce lidere vuramıyorsunuz. Bunun yanı sıra sadece lideri öldürürseniz savaştan kazanabileceğiniz Exp ve Macca’nın yarısını kazanabiliyorsunuz.

desu4.png Devil Survivor Overworld ekranı

Yetenek sistemi de bu oyunda biraz daha farklı. Her bir karakter/iblis için 7 adet yetenek slotu var. Ancak farklı olarak bu 7 slot, 3 adet komut yeteneği, 3 adet pasif yetenek, bir adet de insan karakterler için savaş başında otomatik kullanılan yetenek veya iblisler için ise iblis ırkına göre değişen ve overworld’de kullanılabilen yetenek olmak üzere üçe farklı kategoriye ayrılıyor. Bu durum işleri birazcık zorlaştırıyor. İblis fuse’luyorsunuz, 3 pasif yetenek slot’unun bir tanesi boş kalıyor, onun yerine komut yeteneği koyamıyorsunuz. Bir yeteneği değiştirmeden önce herhangi bir Megami Tensei oyununa göre daha fazla düşünüyorsunuz.

Ayrıca Devil Survivor’da buff-debuff yetenekleri de yok. Öyle boss savaşında Sukunda-Sukukaja basayım, boss’u öyle yeneyim işlemiyor burada. Bir vuruyorlar, şamar oğlana dönüyorsunuz. Bunun yanı sıra item kullanma da yok. Tokyo karantina altında. Yiyecek tayın ekmek zor buluyorsunuz, ne item’ından bahsediyorsunuz siz!? Bu da savaş esnasında yapılabilecek sağlık yenileme, karakter diriltme işlemlerini sadece iblis yetenekleri ile yapabileceğiniz anlamına geliyor. Savaştasınız, yanınızdaki iblisler öldü, elinizde kullanabileceğiniz Dia/Media/Recharm yetenekleri yoksa ya de o yetenekler var ama kullanacak MP’niz yoksa ayvayı yiyorsunuz. Gayet kolay bulduğum Soul Hackers 2’de bile item kullanmadığınız takdir de oyun zorlaşabiliyordu, Devil Survivor’ı siz düşünün.

desu5.gif Devil Survivor savaş ekranı

İblisler ile konuşabildiğiniz ‘Demon Negotiation’ sistemi bu oyunda yok. İblisler götünüzü kesmeye çalışıyor, nasıl konuşacaksın? Bunun yerine açık arttırma sistemini kullanıyorsunuz. İblisler kendi yeteneklerince kendilerine birer fiyat biçiyorlar. 4 kişi ile açık arttırmaya girip, eğer yüksek meblayı verirseniz, iblis sizinle kontrakt yapıp partinize katılıyor. Açık arttırmada daha fazla iblis aldıkça, dereceniz artıyor, daha kuvvetli iblisler için açık arttırmaya katılma hakkı kazanıyorsunuz.

desu6.png Bu Cerberus’un Pascal kişiliği ortaya çıkmış

İnsan karakterlerde kullanabileceğiniz yetenekleri ise karşılaştığınız demon’ları yenerek elde ediyorsunuz. Yeteneklerin kilidini bir kez açtıktan sonra partinizdeki istediğiniz karaktere istediğiniz yeteneği verebiliyorsunuz. Bu açıdan oyun Digital Devil Saga ikilemesine çok benziyor. Ancak Digital Devil Saga’da her bir karakterin yetenekleri bağımsız olmakla beraber her bir karakteri birebir aynı yetenekleri kullanacak şekilde düzenleyebiliyordunuz. Devil Survivor’da ise bir yeteneği sadece tek bir karaktere verebiliyorsunuz. Yuzu’ya Mediarahan’ı mı verdiniz, Atsuro veya partideki diğer herhangi bir üyeye Mediarahan yeteneğini veremiyorsunuz. Bu işleri daha kısıtlamakla beraber karakterlerin istatistiklerini bir tık daha öne çıkarıyor.

desu7.png Solda tarafta partiye yeni katılan Mari ve aşağısında ise güncel parti formasyonu. Mari’nin yetenekleri şimdilik boş. Sağda ise Amane, aşağısında ise yetenek açma işlemi.

Yukarıdaki ekran görüntüsünde Mari ile Amane’nin saldırı ve hareket istatistiklerine bakınız. İstatistikleri çok yakın birbirlerine. Amane’nin Magic istatistiği daha fazla. Magic yetenekler ile daha fazla hasar vermekle kalmayıp MP’si daha fazla. Ama Mari’nın savaşlardaki hızı daha yüksek, ve ekstra bir kare daha ilerleyebiliyor. Tıpkı iblislerde olduğu arada sırada parti üyelerini değiştirmek gerekebiliyor. Bu noktada akla şu soru gelebilir: Kullanmadığım karakterin level’ı düşük kalmıyor mu? Devil Survivor bu konuda farklı. Kullanmadığınız karakterler varsa, onların level’ı ana karakterin level’ından 5-6 level geride olacak şekilde sürekli güncelleniyor.

Bu arada oyun zor falan gelmiş olabilir. Hatta Google’da arattığınızda zorluğundan dolayı oyunu bırakanları bile görebilirsiniz. Ama gerçekte Devil Survivor o kadar da zor bir oyun değil. Ama oyuncuyu sürekli handikaplar içerisinde bırakan bir oyun. Savaştığınız düşman sayısı sizden sürekli fazla, korumanız gereken karakterler olabiliyor, bunun yanı sıra overworld yetenekleri ile hareket menziliniz kısıtlanabiliyor, iblisler tek başına kalmış karakterinizin etrafını kuşatabiliyor… Bu gibi sebeplerden dolayı oyunu ilk kez oynayan birisinin oldukça zorlanabileceği bir oyun. Ancak diğer rotaları oynamak için New Game Plus yaptığınız zaman göreceksiniz ki oyun, o an ne yapılması gerektiğini bilince gayet kolay.

desu8.png Burası da neresi? Cennet mi? Yoksa Amane’nin içi mi?

‘Devil Survivor en iyi Megami Tensei oyunu’ mu diyorsun?

Devil Survivor’ın iyi yaptığı şeylerden birisi oyunun atmosferi. Çoğu Megami Tensei oyununda iblislerin gerçekten tehlikeli varlıklar oldukları, yanlış bir hareket ile insanı parçalara ayırabilecekleri bahsedilse de Devil Survivor’dan oynamadan önce bunu sadece SMT1 ve Persona 1’de yer yer hissetmiştim. Devil Survivor ise bunu tüm oyun boyunca yapan belki de tek oyun. İblislerle konuşamıyorsunuz, ya onlar yaşayacak ya da siz. Ki tek tehdit iblisler de değil. Zorla karantina içerisinde tutulan, tüm etik ve ahlakı bırakıp tek gayesi hayatta kalmak olan insanlar, iblislerin gücünü kendi çıkarları için kullanan polis memurları, JSDF ve daha nicesi… Oyunda karakterlerin gerçekten dinlenip nefes alabildikleri an, geceleri Miyashita Park’ta ağaç kenarlarında aç karnına yerde uyumaya çalıştıkları an.

desu9.png JSDF masum vatandaşları öldürmeye çalışırken

Devil Survivor’ın ana hikayesi hakiki bir Megami Tensei hikayesi. Birkaç farklı kaynaktan yararlanmasına rağmen bunları çok iyi bir şekilde harmanlıyor. Diğer oyunlarda pek sorgulamadığınız “COMP nasıl çalışıyor, COMP’un sarjı nasıl doluyor?” gibi gibi çok basit soruların cevabı bile senaryo gereği oyun içerisinde belirli bir noktaya kadar açıklanıyor. Ayrıca oyunun bir noktasından itibaren gidişatı seçebileceğiniz toplam 5 adet farklı rotaları var. Yuzu’nun rotası standart olup her şekilde açılırken, geri kalan 4 rotayı ilgili karakterlerle konuşarak, bilmediğiniz şeyler öğrenerek, belki de hayatlarını kurtararak açabiliyorsunuz. Herhangi bir guide kullanmanıza da gerek yok. Şahsen oyun hakkında hiçbir şey bilmediğim ilk oynayışımda 5 adet rotanın 4’ünü seçebilir halde idim.

Bu dört rotanın iki tanesi ‘neutral’ rota, biri ‘law’, diğeri ise ‘chaos’ rotası. Karakter rotası diye geçmesine rağmen anlıyorsunuz hangisinin ‘law’ hangisinin ‘chaos’ olduğunu. Bu arada ‘law’ ve ‘chaos’ rotaları aşırı iyi ve Overclock sürümüne eklenen epilog bölümleri ile birlikte çok daha iyi hale geliyorlar. İlk hangi rotayı seçerseniz seçin, mutlaka oyunu hem ‘law’ hem de ‘chaos’ rotası ile bitirmenizi tavsiye ediyorum.

desu10.png Siz de hiç hayattan vazgeçtiniz mi? Kendi kendinize “Ne zaman, nasıl öldüğüm umurumda değil” diye hiç düşündünüz mü?

Karakterleri bir ‘Megami Tensei oyunu’ için gayet akılda kalıcılar. Ha bazen görüyorum, adam Persona 5’ten sonra Devil Survivor oynamaya karar vermiş, diyor ki karakterleri çok zayıf, onlarla hiç takılamıyorsunuz. Yahu koskoca Tokyo karantina altına, her tarafta iblisler göt kesmek için geziyor, o sıra Gin gelip size “Benim işlettiğim bir bar var. Elektrikler kesik olduğu için süt, meyveler bozuldu falan. Ama isterseniz gelin, bozuk bir kokteyl yapalım, onu yudumlarken ben size Aya ve Haru’nun nasıl tanıştığını anlatayım.” demesini bekliyorlar? Örneğin Soul Hackers, o oyunu da gayet seviyorum, ama iki-üç karakter dışındaki herkes sadece oradalar. Yuichi var, sadece hikayede bir nokta için orada. Kod adı Lunch olan karakter var, tek olayı babası ile olan münakaşası. Hayır kod adı Lunch, karakteri bir öğle yemeği yerken bile göremiyorsun. Bu örneklere kıyasla Devil Survivor’ın karakterini öp, başına koy. İkinci oyun için bunu diyemeyeceğim ama o başka bir yazı konusu.

desu11.png

Oyunun müziklerini çok sevmekle beraber çeşitlilik olarak biraz azlar. 28 farklı parça bulunmasına rağmen savaş anlarında bazı müzikler çok fazla tekrar edebiliyor. Ama bazı parçalar var ki, özellikle oyunun başlangıcında çalan Demon of Darkness, bazı savaşlarda çalan Pinch Battle, haritada çalan Action, gergin anlarda çalan Disquiet parçaları, oyunun tonunu çok güzel betimliyor. Buradan tekrar oyunun müziklerini besteleyen rahmetli Takami Asano’yu saygı ile anmak istiyorum.

Hikayesi, oynanışı, atmosfer ve müzikleri ile birlikte Devil Survivor, “bir şekilde hayatta kalmalıyız” temasını çok güzel işlemekle kalmayıp sonradan çıkacak olan Devil Survivor 2’nin geçemeyeceği bir üst sınır belirlemeyi başarıyor. Hatta ben biraz daha büyük konuşuyor, bir bütün olarak en iyi Megami Tensei oyunu diyorum.

desu12.png Dünyanın en garip partisi: Üç genç, bir cosplayer, bir serseri, bir ilkokul hemşiresi, bir kült rahibesi, bir programcı, bir özel kuvvet askeri ve bir Black Frost ortak bir amaç için bir araya gelmiş

DS sürümü mü yoksa 3DS sürümü mü?

Devil Survivor, orijinalinde 2009’da Nintendo DS’e çıkmasına rağmen bir Atlus klasiği (!) olarak 2013’te Nintendo 3DS için Overclocked adında remaster edilmiş yeni bir sürüm çıkarıldı. Atlus’a sürekli “Abi, oyunun adını değiştirip sürekli yeni sürüm çıkartıyorlar” diye laf atılsa da Overclocked benim tabirim ile oyunu DS’teki sınırlamalardan kurtaran bir sürüm. Overclock’a eklenen yenilikleri çok kısaca özetlemem gerekirse:

  • Seslendirme. Seslendirme diye geçmeyelim, çünkü harita ekranında parti arasındaki bir-iki küçük diyalog haricinde bütün diyaloglar seslendirilmiş durumda. Japonca dublajı ve Japonca seslendirme ekibi aşırı iyi. Örnek vermek gerekirse Yuzu’yu Ayako Kawasumi (Fate/Stay Night’ın Saber’ı), Amane’yi Mamiko Noto (Persona 3’ün Fuuka’sı) seslendiriyor. Mümkünse oyunu ‘Undub’ sürümü ile oynayın!

  • Epilog bölümleri. Amane, Naoya ve Yuzu’nun rotalarında oynayabileceğiniz epilog bölümleri var, ve bu bölümler hikayeyi orijinal rota finallerinden biraz daha ileri götürüyor. Epilog bölümleri dahil etmediğimizde en sevdiğim rota Amene’nin rotası olmuşken, epilog bölümleri işin içine kattığımızda Naoya’nın ki Amane’nin rotasını geçti. O yüzden tavsiyemdir, kesinlikle epilog bölümlerini oynayınız.

  • Demon Compendium. DS sürümünde Compendium yoktu, elinizdeki iblisleri sürekli fusion ediyordunuz. İlk oynanışta Compendium’u, çok fazla Macca istemesi sebebi ile pek kullanamasanız da New Game Plus ile oynayacağınız diğer rotalarda gayet iş görüyor.

  • Üç adet save slotu. DS sürümünde tek kayıt dosyası -64 MB’lık kartuşta daha fazla yer yok- vardı. Bu da yanlış bir şey yaptığınızda bir önceki kayıt dosyasına döneyim ben gibi bir seçeneği ortadan kaldırıyordu. Ayrıca Overclock’taki save slotlar oyunu ne kadar süre oynadığınızın da kaydını tutuyor.

  • Title sistemi. Bu sistem bir nevi oyun içi başarım sistemi olmakla beraber, oyunun şu rotasını bitir gibi başarımları yaparak oyun sonunda puan kazanabiliyorsunuz. Bu puanları da bir sonraki New Game Plus için “Compendium ücretlerini düşürmek, exp limitini kaldırmak, iblis fusion lv’ını sabit tutmak” gibi gibi bir sonraki oynayışı iyileştirecek özellikler için harcayabiliyorsunuz.

Bunların yanı sıra ekstra yetenekler, yeni iblisler, daha yüksek çözünürlüklü resimler ve daha yüksek bit oranındaki müzikler… DS sürümü halen gayet iyi ve oynanılabilir bir sürüm olmakla beraber mümkünse Overclocked sürümünü oynamanızı tavsiye ediyorum.

desu13.png Overclocked kayıt ekranında oynadığınız rotayı göstermekle beraber tamamladığınız rotanın karakterlerin siluetlerini de açıyor.

Son sözler

Devil Survivor’ı çok seviyorum. Neredeyse her açıdan mükemmel bulduğum bir oyun ve kendisi en sevdiğim Megami Tensei oyunu. DS/3DS arşivinde de mutlaka oynanması gereken oyunlar arasında bulunduğunu düşünüyorum. Ancak halihazırda oyuna sahip değilseniz, 3DS eShop’u kapandığı için şu an isteseniz de alamıyorsunuz. DS ve 3DS fiziksel kopyaları ise fahiş fiyata satılıyor. Ufukta da henüz oyunun güncel platformlara portlanması gibi bir seçenek gözükmüyor. O yüzden ya emülatörler ile ya da 3DS’inize homebrew yükleyerek (ki yapmamak için bir seçenek yok, bu yazıdaki ekran görüntülerini homebrew yüklü bir 2DS ile alabildim mesela. Normalde böyle bir seçenek yok.) oynamaktan başka bir çare yok. Ha umarım Etrian Odyssey’lerde olduğu gibi güncel bir portu çıkar. Ama daha PS2 tarafında Digital Devil Saga, Raidou 1-2 port beklerken Devil Survivor’a sıra biraz daha geç gelecek gibi gözüküyor.

desu14.png Yazıyı okuyan kardeşlerim, sağ olun, var olun!

Dip Not: Tüm ekran görüntüleri bizzat bendeniz tarafından Nintendo 2DS sisteminden alınmıştır. Gif’ler için mecbur emülatör kullanmak zorunda kaldım. 2DS’te alamıyorum Gif, ben ne yapayım…

Dip Not 2: Bu arada ben bu yazıyı yetiştirmeye çalışken Atlus, Devil Survivor 1 ve 2’nin albümlerini Apple Music, Spotify gibi dijital müzik servislerinde yayınladı. Güzel bir sürpriz oldu. Bir anda o kadar mutlu oldum ki şaşkınlıktan ve mutluluktan Kudlak oldum. Ahan da aşağıya bakınız!

desu15.png Devil Survivor OST’si Spotify’a yayınlanınca ben



Bu gönderi CC BY 4.0 lisansı altındadır.