Gönderi

Persona 5 Royal

Persona 5’i 2018’de oynamıştım, üstüne de NG+ yapmıştım. Confidant’larda milletin MC olmadan bir şey yapamaması, hikayede yer yer geçen “yetişkinler kötü işte” ibaresi, oyunun final boss’undan sonra olan malum olay gibi beğenmediğim yerler olsa da çok başarılı bir oyundu. 2018 sonu Atlus P5R’yi tease etmeye başladı. Aradan geçen duyurunun duyurunun duyurusu tarzı geçiştirmeler ile yeni bir oyun mu yoksa geliştirilmiş sürüm mü derken 2019’daki Persona konser sırasında hem Royal hem de Strikers gösterildi. Burada konumuz Royal ama. Royal yeni eklentileriyle bir yandan ilgimi çekiyor ama P5’i zaten bir sene önce 230 küsür saat oynamışım. Hiç özlemiyorum o noktada. O yüzden birkaç sene sonra oynarım dedim. 2020’de batıya geldi, es geçtim. 2021 oldu, Strikers da batıya geldi, en ufak bir özlem bile yok. 2022, Royal’i bütün platformlara getirdiler. Halen bir ilgim yok. Ayrıca Square Enix’in ağzına sıçayım. NEO: TWEWY’i, P5R’nin tüm konsollara çıkışından tam bir gün önce Steam’e koydular. Aklıma bu geldi. P5R çıktığında ben NEO: TWEWY oynuyordum. Neyse, 2023’de bir oynasam mı dedim, ama canım istemedi. Geldik 2024’e. Normalde P5R’yi birkaç yıl daha oynamayı düşünmüyordum. Ne değişti peki derseniz, bu geçen dört yıl boyunca Royal içeriği ile ilgili spoiler’lar yedim maalesef. Youtube ve Twitter’da spoiler etiketi kullanmayan embesilleri zaten geçiyorum ama insan alakasız bir görsel roman incelemesi okurken bile spoiler yemez yahu. Adam açık açık yazmış şuradaki şey Royal’daki şuraya benziyor diye. Hani artık yemediğim bir şey varsa da onları kendim göreyim diye oynama kararı aldım.

İnsanlara spoiler etiketi kullanmıyorlar deyip benim burada kullanmamam çok ilginç bir ironi olacak ama kullandığım statik site framework’ünde CSS ve Javascript yazmadan bunu yapamıyorum. HTML tarafında <details> etiketi var ve yazılar onunla saklanabiliyor kısmen. Ancak Markdown kullanarak yazıyorum ve görselleri HTML tag’leri içerisine almam gerek falan. Bunu düzenleyeceğim ama o gün bu gün değil maalesef. O yüzden ahanda yazının en başına büyük harflerle yazıyorum:

BU YAZIDA BAŞTAN SONA ROYAL İLE İLGİLİ SPOILER İÇEREN YORUMLARIM VE DÜŞÜNCELERİM OLACAKTIR!!! O YÜZDEN OYUNU OYNAMADIYSANIZ VEYA OYUNU BİTİRMEDİYSENİZ BU YAZIYI OKUMAYIN!!!

Ve burada sadece Royal’in içeriğine değineceğim. Bunu da aradan çıkardığımıza göre geçelim yazımıza.


Royal, Persona 5’in oynanış tarafındaki beğenmedim şeyleri tamamen çözmüş:

  • Morgana, daha az “hadi uyuyalım” diye zorluyor, dışarı çıkamasanız bile Leblanc’ta kitap okuma, film izleme, ders çalışma gibi aktiviteler yapabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra Confidant’lar ile takıldıktan sonra sizi arayabiliyorlar ki bu rank atlamayı biraz daha kolaylaştırıyor.

  • Mementos ile ilgili sadece tek bir sıkıntım vardı: Aynı parça bütün Mementos boyunca tekrar edip duruyordu. Sürekli “dıdıdı dıdı dıdı dııı dıdıdı dıdı dıdı dııı” çalmasından sıkılıyordum. Buna benzer bir durum Persona 3’te de vardı, ama Tartarus’un her yeni katmanında aynı parçanın farklı bir remixi çalıyordu. Mementos’ta da bunu istemiştim… Ve istediğimi yapmışlar. Artık her iki katmanda bir çalan parça değişiyor.

  • Silahlardaki mermiler, her savaşın başında yeniden doluyor, böylece oyundaki silahlar artık bir işe yaramaya başlamış.

  • Ryuji’nin insta-kill yeteneğini de düzeltmişler! P5’te bu yetenek ile BÜTÜN düşük seviyeli shadow’lara ambush yapmaya çalışırken tek atıyordunuz, üstüne exp ve para da vermiyordu! Artık exp ve para vermesinin yanı sıra opsiyonel. Ya depar atarken ya da Monabüs ile tam gaz giderken çalışıyor sadece.

  • Baton pass artık partiye katılan her karakter için anında açılıyor. P5’te Confidant’da ilerlemen gerekiyordu baton pass’i açabilmek için.

Bunun yanı sıra yeni gezilebilir bir bölge olan Kichijouji, showtime saldırıları, Persona’lara ait özellikler, Velvet Room’un alarm statüsüne girmesi, Thieves’ Den, Mementos’ta gezen arabalı çocuk José, Maruki ve Kasumi adında yepyeni iki karakter, üçüncü sömestr gibi bir sürü eklenti mevcut. Yeniliklerden girişelim o halde.

p5r1.png Yusuke ekmek kırıntısı alacak parasını yine bir yerlere harcamış

It’s time to boogie down!

Royal’in hikaye içeriğine geçmeden önce oynanış tarafındaki yeniliklerden vs. konuşmak istiyorum. Şunu söylemem gerek: Persona 5 zaten kolay bir oyundu. Ama Royal ile daha da kolay bir oyun olmuş. Kolay olduğunu daha önceden duyduğumdan oyuna “Hard” zorluğunda başladım ilk önce. Ancak Kamoshida’nın Palace’ından sonra Hard’ın zorluğu tatmin etmediğinden oyunun zorluğunu “Merciless”a çektim. Ancak Merciless’ta technical ve zayıflık hasarlarını her iki taraf için de artırmışlar. Karşı tarafın zayıflıklarına önce saldırabilirsen savaşlar çok kolay ve çabuk bir şekilde bitebiliyor. Oyunun büyük çoğunluğunda normal Shadow’lar ile savaştığımdan neredeyse mini-boss olmayan her savaş “Take Over”ın vokalleri başlamadan bitiyordu. Bu yüzden yer yer Merciless’ın kolaylığından sıkılıp Hard’a çektim. Normal savaşlarda Hard, Merciless’a karşı biraz daha zor iken Palace boss’larında ise durum tam tersi. Zayıflıkları olmadığı, verdikleri hasar yüksek, aldıkları hasar ise düşük olduğundan biraz daha uzun sürebiliyor. Biraz daha buff/debuff kulanmaya ittiği için memnunum bundan ama P5R’den önce oynadığım tüm Megami Tensei oyunlarında (buna kolay dediğim SH2’de dahil), final boss sırasında veya öncesinde tüm partinin HP/SP’sini yenileyen Soma item’ı veya eşleniğini kullanmışımdır. P5R’de ise oyun boyunca hiç Soma kullanmadım.

Shadow’lara önce saldırıldığında artık “Take Over” adında yeni bir parça çalıyor. “Last Surprise” ise düşman size saldırdığında ve bazı mini-boss’larda çalmaya devam ediyor. “Take Over” gayet güzel parça. “Last Surprise”ı daha çok seviyorum. Showtime saldırıları da fena değil. Tek sıkıntım, bu saldırıların boss savaşlarında da aktif olmaları. Özellikle de Shadow Shido ile savaşırken önce Ryuji, sonra Yusuke, sonra Makoto soruyor Showtime yapalım mı? Hayır, diyorum, sonraki tur bir daha. Verdiği hasar normal saldırılara göre daha fazla olduğundan boss’u ben kendim yenmek istiyorum. Evet, showtime saldırıları opsiyonel, yapmadan geçebiliyorsun ama bu örnekte olduğu gibi teklifin her tur çıkmasından hoşlanmadım.

p5r2.png

Persona özellikleri adında yetenek slotu harcamayan pasif yetenekler gelmiş. Saldırıyı artırma, element saldırılarının harcadığı SP’yi yarıya düşürme, baton pass yapınca saldırı, savunma, yanma-donma gibi durumların gerçekleşme olasılığını artırma, buff/debuff süresini uzatma gibi bir sürü çeşitli özellik mevcut. Güzel eklentiler ama SP’yi yarıya düşüren yetenekler oyunu kolaylaştırıyor. SP’nin bitmesi gerektiği ve/veya yenilemen gerektiği yerde artık SP bitmiyor. Üstüne Tae’den “SP Adhesive 3” alınca Inferno, Thunder Reign, Ice Age gibi 48-54 SP harcayan yetenekleri artarda spamlamadığınız takdirde SP bitmiyor.

Velvet Room’un alarm moduna geçmesi ile birlikte bir üst seviye skill kartları ve eşya edinebilirken, fusion’da normalde sekiz yetenek slotunu dolduramadığınız Persona’ların slotlarını doldurabiliyor, sacrifce fusion gerçekleştirirken daha fazla exp edinebiliyorsunuz. Güzel bir sistem olmakla beraber çok kolay bir şekilde sistemi bozup bu faydadan aşırı bir şekilde yararlanabiliyorsunuz. Normalde alarm durumu ne kadar savaşa girdiğinize bağlı. Palace ve Mementos’ta benim gibi 10 metre çapındaki her şeyi imha etme modunda geziyorsanız birden fazla kez alarmı tetikleyebiliyorsunuz. Bunun üstüne bir de Chihaya’ya gidip “Celestial Reading” falı okutursanız alarm çıkma olasılığı neredeyse her iki-üç savaşta bire düşüyor.

p5r3.png Nasıl bir tepki vermemiz gerek buna Ryuji?

Kichijouji’de dart oynayarak baton pass’i HP ve SP’de yenileyebilecek şekilde geliştirebiliyor, bilardo oynayarak da technical hasar’ı artırabiliyorsunuz. Baton pass’ten gelen HP ve SP miktarı da tam yerinde. Sadece dart oynamak için bir kişi seçtikten sonra diğer oynayacağın kişi rastgele geliyor. Örneğin Haru ve Futaba ile dart oynamak istiyorum. Haru seçtikten sonra bir bakıyorsun, Futaba yok ama Ryuji gelmiş. Ryuji’cim, seninkini en yüksek seviyeye çıkardım bile. Bunun birkaç kez, dart oynamaya git, gelenlere bak, istediğin kişi gelmediyse oyuna reset at, tekrar dene döngüsünde kaldım. Ama hani bu çok spesifik bir durum. O yüzden es geçebilirim. Caz klübe ise üç-dört kişi gidebilmeyi isterdim. Sadece iki kişi gidince çok fazla sohbet dönemiyor. Evet, müzik dinlediğin yerde sohbet dönsün istiyorum.

Strength confidant’ının yeniden düzenlenmesi sonucu artık yeterli miktarda paranız varsa MC’nin seviyesinden yüksek seviyede Persona fuse’layabiliyorsunuz. MC 51 seviye iken 77 seviye Scathach fuse’layabilmek ve daha güçlü yeteneklere erişebilmek oyunu birazcık DLC Persona’lar ile oynamaya çeviriyor. İstenilen para miktarı yüksek ama para sıkıntı olan bir şey değil. Mementos’a girip bir tane “Treasure Trap” bastığın zaman savaşlarda “Treasure Demon” çıkma olasılığı feci artıyor. MC seviyesinden +5 seviye yüksek Persona’ları fuse’layabilirsin ancak gibi bir limit olsaydı daha dengeli olurdu.

p5r4.png 130k yen rahatlıkla verebileceğim bir miktar

Persona 3’te Elizabeth’i Iwatodai’da gezdirmeye çıkardığımız gibi Caroline ve Justine’i de Tokyo’nun çeşitli yerlerine götürebiliyoruz. Ancak P3’tekinin aksine zamandan götürüyor. Ayrıca bu hangout’u şu günden önce yapmazsan bir daha yapamazsın gibi bir şey yok, ama hepsini 24 Aralık’tan önce yapmazsan yapamıyorsun bir daha. Bu yüzden hangout’ları Aralık ayında, oyunda artık yapabileceğim bir şey olmadığı vakitte yaptım. Her bir hangout’tan sonra teşekkür olarak yetenek kartı alabiliyorsun ama oyunun o noktasında o yetenek kartlarını çoktan elde etmiştim bile. Bu yüzden yetenek kartı vermese ama zaman da götürmese daha memnun olurdum. Hangout’lar güzeller, ama son hangout yani Lavenza ile olan hariç diğerleri tam seslendirilmemiş. Oradan biraz puan kırıyorum.

p5r5.png Evet, bir kez böyle kurtardık, bir daha yaparız

P5’te olan kostümlere ek olarak Strange Journey’den Demonica zırhları, Neo Featherman kostümleri, P5D kıyafetleri ve PQ2 chibi formları eklenmiş. Mementos’ta geçirdiğim zamanın yarısında P5D kıyafetlerini gezerek dolaştım. Savaş müziği olarak P5D’nin açılış parçası olan “Groovy” çalıyor. Şarkıyı fena bulmuyorum ama savaş müziği olarak gitmez bu diye düşünüyordum… Yanılmışım. Bayağı iyi gidiyor hem de.

p5r6.png Son kez soruyorum, Velvet Club’a gitmek için hangi istasyonda aktarma yapacağız?

Yalnız Sumire’ye neden sadece Rin’in kıyafetlerini vermek yerine Rin’in komple modelini uygulamayı tercih etmişler anlamadım. Herkes sadece Catherine’deki karakterlerin kıyafetini giyerken Sumire’ye bir bakıyorsun, Rin olmuş.

p5r7.png Abla (?), yanlış oyundasın sen?

Thives’ Den ise güzel bir eklenti olmuş. Oyundaki her cutscene’i tekrar izleyebiliyor, oyun içi müzikleri dinleyebiliyor, çeşitli artwork’lere bakabiliyorsunuz, kart oyunu oynayabiliyor. Bunun yanı sıra hikayede ve confidant’larda ilerledikçe Thives’ Den’i kişileştirebileceğiniz çeşitli modeller açılabiliyor. Ayrıca Thieves’ Den’de dönen bazı güzel diyaloglar var.

it's car time IT’S CAR TIME!

Thieves’ Den’de ayrıca kayıt dosyasından bağımsız bir başarım sistemi var ve bir sonraki eleştirim burayla bağlantılı. Thieves’ Den’deki başarımlar iyi güzel ama Steam, Xbox, PSN tarafındaki başarımlar aşırı kolay. Bunun yerine Thieves’ Den’deki bazı başarımları platform tarafına da koyabilirlerdi. Örneğin gölete balık tutmaya ilk kez gidince başarım açılıyor. Thieves’ Den’de ise “balık tutarak 100,000 puan topla” diye ayrı bir başarım var. Bunun için gölete en az 20 kez falan gitmen gerek. Zaten başarımlar kayıttan bağımsız, bir başarım için oyunu komple bir kez daha oynamaya gerek yok. Sevdiğim oyunların başarımlarını tamamlamayı seven birisi olarak bu kadar kolay başarım da istemiyorum.

José var. Mementos’ta dolaşırken çiçek toplayıp José’nin verdiği albüme Mementos’un katlarında bulunan damgalardan basıyorsun. Çiçekler ile item takaslayabiliyor, damgalar ile de Mementos’ta kazanılan exp, para miktarını ve Monabüs ile dolaşırken yolda toplanılan hazinelerin sayısını artırabiliyorsun. Bunun yanı sıra José, Palace’larda toplanılan Will Seed’leri aksesuarlara dönüştürebiliyor. José, ne ve söz verdiği kişinin kim olduğuna dair en ufak bir bilgim yok. Ama kendisiyle olan boss savaşından sonra “sandığınızdan daha fazla varlık insanlığı izliyor” diyor. Philemon’un yarattığı bir şey olabilir. Ya da P6’da bağlarlar, bilmiyorum. Boss savaşı keyifli, ama şunu isterdim bak. José arabasıyla savaşıyor. Biz de Monabüs’e binip “IT’S CAR TIME” diyerek çarpışan arabalar savaşı yapabilirdik. Çok güzel olmaz mıydı sevgili okuyucu?

it's car time 2: return of the car IT’S CAR TIME 2: RETURN OF THE CAR

Akechi’nin confidant’ını düzenlemişler. P5’te ana hikayeye bağlı olarak ilerliyordu confidant. Royal’de ise normal bir confidant gibi ilerleyebiliyorsunuz. Arada hâlâ Haru’dan baltasını Akechi’nin kafasına geçirmesini dilesem de Confidant’ın bu halini P5’teki haline tercih ederim.

Palace’ların içini biraz düzenlemişler. Will Seed’leri almak için kancayı kullanarak ulaşabildiğin yeni bölgeler olup hali hazırda olan bölgeleri de biraz düzenlemişler. Mesela Futaba’nın Palace’ında o ana koridorda üç adet kayıt odası mevcut. P5’te ilk kez Futaba’nın Palace’ına girdiğimde arka arkaya o üç kayıt odasını görünce “he, bir bok olacak burada” demiştim. Royal’de ise o kayıt odalarının kapılarının önüne bariyer çekilmiş. Hem dibine yaklaşmadıkça kayıt odası olduğunu fark etmiyorsun hem de Morgana vs. “aa kayıt odası var, dinlenelim mi biraz” demiyor.

p5r10.png Mementos’ta Shadow döve döve zengin olduğumu düşünürsek ee bu gerçek hayattaki mali durumumuz

Bunların yanı sıra savaşlarda patlayan düşmanlar, Futaba’nın All-Out-Attack ekranı, bazı QoL geliştirmeleri var. Bahsetmediğim ne kaldı diye düşünüyorum ama aklıma bir şey gelmiyor. Bu yazıyı yazdıktan sonra gelecek değil mi?

İdealler ve Gerçekler

Gelelim yeni karakterlerimiz ve Royal’in hikaye içeriğine.

‘Kasumi’ ilk kez oyunun açılışında Sae’nin Palace’ından kaçarken karşımıza çıkıyor ki, bana soracak olursanız Kasumi’nin orada gözükmesi tamamen gereksiz. Öncelikle P5’e dönelim. İlk anime cutscene’inden sonra, arkada kesintisiz “Life Will Change” çalan bir kaçış sekansı, ardından bir anime cutscene’inden sonra oyunun o açılış sekansı bitiyordu. Ve bu açılış sekansı mükemmeldi. Serideki önceki oyunların aksine seni hemen oyuna bağlıyan hızlı ve stilistik bir açılış. Royal’de ise Kasumi kaçış sekansının sonunda beliriyor, “Life Will Change” durup “Take Over” giriyor, daha o noktada Joker’in All-Out-Attack bitiş ekranını bile görmemişken Sumire’ninkini görüyor oyuncu. Kaçış sekansındaki bu “kesinti” beni rahatsız etti şahsen. Hani anlıyorum, tekrar oynayan oyunculara, oyunda yeni bir eklemenin olduğu oyunun en başında gösterilmesi istenilmiş. Bu Persona 4 Golden’da Marie için de yapılmıştı, ama Marie oyunun en başında “kağıt düşürdün” deyip ufak bir şekilde gözüküyordu. Kasumi ile de Nisan ayında trende karşılaşıyoruz zaten. İlk karşılaşma bu olsaydı daha hoşuma giderdi.

p5r11.png

Ayrıca oyunun bu kısmında Metaverse’e ikinci ziyareti olan Kasumi’nin hiçbir yerini bilmediği bir Palace’da tek başına Joker’i bulabilmiş olması da ne bileyim, biraz mantıksız geldi. Gerçi neredeyse Haru ve Akechi hariç her karakter Metaverse’e olan ikinci ziyaretinde savaşabiliyor ama bir parti var etrafta. Kasumi ise burada tek başında. Ha bir de Kasumi ve MC arasındaki “söz” muhabbeti var. Oyunun başında ikisi arasında çok önemli ve unutulmaması gereken bir şey olarak düşünmüştüm. Değilmiş, Kasumi “yapman gereken şeyi yaptıktan sonra beraber takılalım söz mü”, diyor 17 Kasım Perşembe günü öğle arasında okulun çatı katında. Ben çok çok daha ciddi bir şey beklemiştim.

Kasumi ile Mayıs ayının sonunda gerçek anlamda tanışıyoruz ve confidant’ı açılıyor. Kasumi’nin Confidant’ında sırasıyla parkta egzersiz yapıyor, okul kantininde bento yiyor, babasına hediye etmek için gözlük bakmaya gidiyor ve beyzbol oynamaya gidiyoruz. Confidant’ı sadece yarısına kadar ilerletebiliyoruz. Bunun yanı sıra Temmuz ayında biri Akechi ile bir kafe ziyareti, diğeri ise Ryuji’nin “abi et festivali var” diye zorla götürüp ancak dondurma yiyebildiğimiz bir etkinlik sonucu Kasumi’ye rastlayıp derdini tasını soruyoruz ve burada kendinden küçük bir kız kardeşinin olduğunu ama bir araba kazasında hayatını kaybettiğini öğreniyoruz. Kasumi, Ekim ayının başında Maruki’nin Palace’ına girmesiyle, Persona’sına kavuşuyor. Ve bu kadar. Kasım ayında Sae’nin Palace’ında gözükmesini saymazsak Ocak ayına kadar Kasumi’nin çok anlamlı bir sahnesi yok. Ocak ayında ise Maruki’nin Palace’ında gerçek ortaya çıkıyor. Bu zamana kadar “Kasumi”nin aslında gerçek Kasumi’nin kardeşi olan Sumire olduğunu öğreniyoruz. Araba kazasından Kasumi’nin arkadan ittirmesiyle kurtuluyor ancak bu kaza sonucu Kasumi hayatını kaybediyor. Sumire hem suçluluk duygusu çekiyor hem de kız kardeşine beslediği bir kıskançlık duygusu da var. Maruki’nin anılarından görüyoruz ki, Maruki’nin seasına giden Sumire, hissettikleri duygular eşliğinde “Kasumi olmayı” diliyor. Maruki ise Sumire’nin acı çekmesine dayanamayıp kendi Persona’sının gücü ile Sumire’nin bu isteğini gerçekleştiriyor.

p5r12.png

Ben ise kısmen spoiler yediğimden kafamda şu şekil bir şey kurgulamıştım: Sumire’nin ailesi, Kasumi’yi kaybettikten sonra şoka uğrayıp Sumire’yi sanki Kasumi imiş ve tek çocukmuş gibi davranmaya başlamışlardır. Sumire de bir şekilde benliğini unutup kendini Kasumi sanıyordur. Pek yaklaşamamışım.

Konsept güzel ancak hem Sumire hem de bu konsept yeterince işlenememiş gibi hissediyorum. Ocak ayına kadar sadece belirli aralıklar ile gözüküyor. Kendisini Kasumi olarak sandığı sekiz ay boyunca, “Sumire”den sadece iki kez bahsediyor. Egzersizlerinde vücudunun tam istediği gibi hareket etmediğini söylüyor, mental olarak bir sıkıntı var ama bunun konuşması çok geçmiyor bile. Onur öğrencisi gibi davranması da kendisine çok fayda sağlamıyor. Yeni yılda ise durum daha iyi. Confidant’ında kendi yanını keşfetmeye, işleri kendi yorumuyla yapmayı öğreniyor. Zaten “ben kendim olarak yaşayamam”dan “kendimi bir daha asla kaybetmeyeceğim”e dönüyor. Ama günün sonunda Sumire, Maruki’nin yaptıklarının yanlış olduğu konusuna farklı bir açı daha getirmekten daha öteye gidemiyor ki buraya birazdan değineceğim.

p5r13.png Sumire’nin saçları açık, gözlüklü hali çok daha güzel

Ayrıca Sumire ekibe çok geç katılıyor. Maruki’nin Palace’ında ve Mementos’un yeni katmanında partimde sürekli Sumire olsa da bu süre dahilinde kendisine bağlanamadım pek. Şahsen Shido’nun Palace’ına başlarken ekibe dahil olmalıydı. Hem Akechi’nin eksikliğinde partide ortaya çıkan Bless saldırı eksikliğini kapatır hem de en azından üç tane palace’da gözükmüş olurdu.

Sumire’nin confidant’ını tamamladıktan sonra Sumire, Kasumi görünümüne geri dönüyor. Buna telefondaki chat simgesi de dahil. Gözlüğünü çıkarması artık kendini Kasumi’nin ölümünden suçlu hissetmediğini gösteriyor olabilir ama ben Sumire’nin saçları açık, gözlüklü halini gayet beğenmiştim. Kasumi görünümüne dönünce sanki Sumire, Kasumi taklidi yapmaya geri döndü olarak algılıyorum. Ya gözlük kalmalıydı ya da ne bileyim saç stili farklı olmalıydı. Bunun yanı sıra Sumire, 19 Mart günü Tokyo’da dolaşıp veda ettiğimiz insanlar arasında da yok. Sumire o sıra jimnastik eğitimindeymiş ama en azından telefonla biz onu ya da o bizi arayabilirdi.

p5r14.png Chat simgelerinin farklılığı: Sumire’nin Confidant’ının derecesi henüz 5’te iken (solda), Sumire’nin Confidant’ı tamamlandıktan sonra (sağda)

Sumire’nin aksine Maruki’nin hem karakterinden hem de Confidant’ından çok daha fazla hoşlandım. Confidant’ında dönen yer yer felsefi yer yer psikolojik konular çok hoşuma gitti. Sadece MC ve Sumire dışındaki diğer karakterler, en azından gördüğümüz kadarıyla, Maruki ile bir kez görüşüyor. Örneğin Ryuji, Mayıs ayında bir kez gidiyor, atıyorum iki ay sonra bir kez daha gitse falan, dönen konuşmalar değişse daha etkili olabilirdi.

Yukarıda Sumire’nin yeterince işlenemediğinden bahsettim. Ancak Maruki’nin gerçekliğini düşünmeme bile engel olan iki şey var ve ikisi de Sumire ile bağlantılı. İlki, Sumire’nin Persona’sını berserk hale getirmesi. Her ne kadar o an Sumire’nin söyledikleri gerçekten hissettiği ve istediği şeyler olsa da “sana yardım edeceğim deyip” Sumire’yi dokunaçlarla etkisiz hale getirip Persona’sını berserk hale getirmesi ağzımda bayağı kötü bir tat bıraktı. İkincisi ise Maruki’nin gerçekliğinde Kasumi yok. Futaba’nın annesi Wakaba ve Haru’nun babasından asıl gerçeklikte hayatını kaybedenlerin, Maruki’nin gerçekliğinde yaşayabildiğini öğreniyoruz. Sumire de kardeşini öldürdüğünü düşündüğünden dolayı suçluluk duygusu içinde. Kasumi’nin hayata dönmesi o suçluluk duygusunu kaldırmaz mıydı? Ancak, Sumire’de aynı zamanda aşağılık kompleksi de var. Sumire jimnastikte elinden geleni yapsa bile Kasumi’nin seviyesine ulaşamadığını söylüyor. Sumire jimnastik yapmasın o zaman? Yusuke’nin arkadaşı her ne kadar sanatı sevse de resim yapmaya çalışırken mutsuz olacağı için Maruki onu okçuluğa yöneltmiş. Peki ya Sumire de başka bir alana yönelseydi? Maruki’nin anılarında Sumire ile olan seanslarında Sumire’nin yemek yapmakta daha başarılı, Kasumi’nin ise tam tersi durumda olduğunu öğreniyoruz. Yani Sumire’nin daha başarılı olabileceği noktalar var. Ancak bu noktaların “değeri”, Kasumi’nin başarılı olduğu noktalar ile kıyaslandığında yine küçük kalıyor. Bundan dolayı ne olursa olsun Sumire hep bir aşağılık kompleksinin içinde olacaktı. Bu yüzden Maruki, Kasumi’yi hayata geri döndürmemeyi seçmiş. Maruki, birinin mutluluğunu diğerinin hayatına tercih edebiliyor. Birisinin ölü olup diğerinin mutlu olma durumunu, her ikisinin de hayatta olup birisinin sıkıntılar yaşamasına tercih ediyor. Royal’in “kötü” sonunda Sumire’nin tüm kişiliğini ve anılarını kaybetmesine, sonsuza dek kız kardeşinin bir kopyası olarak yaşamasına göz yumabiliyor.

p5r15.png

Maruki’nin verdiği bazı kararlar aşırılık derecesinde. Rumi ile yaşadığı olaylardan ötürü kimsenin küçük-büyük herhangi bir tür acı çekmesini, zorluklarla karşılaşmasını istemiyor. Kişiler çektikleri acıyla başa çıkabilecek olsalar bile. Ancak bu durum kişinin gelişimine çomak sokup insan. Oyun boyunca saklamayı çok iyi becerse de Maruki’nin dünyaya bakış açısı oldukça bozuk. Ne yarattığı gerçeklik mükemmel ne de kendisi mükemmel birisi değil. Ancak iyi birisi ve gerçekten insanlara yardım etmek istiyor. Ve yaptıklarının yanlış olduğunu fark ediyor. Bu açıdan sevdiğim ve başarılı bulduğum bir karakter ve antagonist oldu kendisi.

Maruki ile olan savaşa gelirsek, ilk fazı gayet iyiydi. Ne diyebilirim ki? Maruki, savaş sırasında bile partindekilere hitap etmeye çalışıyor. HP’si yarılandıktan sonra Shadow Sae’deki gibi yer yer saldırı ve baton pass kullanamıyorsun. Ama Shadow Sae’de bunu yapmaya kalktığında ilgili karakter hasar alıyordu. Maruki’nin kişiliğini de yansıtan güzel bir nokta burası. Uzunluğu da yerinde. Gayet güzel bir boss savaşıydı.

p5r16.png Akechi, Sumire, ve Makoto’dan oluşan partimde MC fiziksel ve almighty saldırılarını, Sumire bless saldırlarını, Akechi curse ve gun saldırlarını, Makoto ise buff/debuff, iyileştirme ve yer yer nuke saldırılarını üstleniyordu.

İkinci faz, yani Maruki’nin Persona’sının Azathoth’tan Adam Kadmon’a evrim geçirdiği çok daha kısa. İlk faz 10-15dk civarı sürmüş iken ikinci fazda bu süre 2-3 dk idi. Ayrıca “Throw Away Your Mask” sanki ilk fazın ikinci yarısında girseydi daha güzel olurdu gibime geldi.

Ha ama üçüncü fazdan zerre hoşlanmadım. Tamamıyla gereksiz. Zaten iki faz olmuş, üçüncü de oyuncu olarak “yeter lan artık” diyorsun. Hadi bunu geçtim de, bu kısımda verdiğin hasar rakamlardan ibaret. Üç tur sonra Futaba’nın “zayıflığı buldum ahanda şurası” demesiyle cutscene’e geçiliyor zaten. Sevmiyorum böyle sırf konulmuş olunmak için konulan dövemediğim boss’ları. Bunu böyle yapacağında ikinci faza entegre et ya da ne bileyim direkt sadece cutscene olarak koy.

Yumruk kavgası kısmı iyiydi ama. Gerçi kavgadan ziyade Maruki’nin “beni kendime getir” isteğiydi o kısım. Arkada “Swear to My Bones” çalması cuk diye uymuş. Birkaç yumruk daha uzun sürseydi çok daha güzel olacaktı.

p5r17.png

Royal’siz daha iyiydi buralar sanki?

Royal’in açılış filmini 2019’da, oyun Japonya’da çıkınca YouTube’dan açıp izlemiştim ve çok da beğenmemiştim. Aradan 5 sene geçmiş ve bu açılış filmini halen beğenmiyorum. Kötü bir açılış değil ama çizim kalitesi Persona 5’in açılışının kalitesine yaklaşamıyor bile. Smug lolipop yiyen Haru yok yeni açılışta. “Wake Up, Get Up, Get Out There” parçası zaten çok daha iyi. Keza title menüsü ve title şarkısı da öyle. Persona 5’in tren istasyonu temalı title ekranı ve ‘Phantom’ adlı parça oyuna çok daha yakışıyor. Yandan geçen trenler, Config menüsü için yerinden kalkıp yere çömen Futaba… O menü çok daha güzel ve temaya uyuyor. Royal’in title ekranı ise biraz fazla renkli bana göre. Shibuya Scramble’da eh işte, yer altındaki tren istasyonunu tercih ederim.

Persona 5 Royal title ekranı

Şu title ekranının güzelliğine bir bakın:

Royal’in bitişinden de pek hoşlanmadım. P5’te hem ekip karavanı çekip “gel seni evine kadar götürelim” diyordu hem de “son” bir kez takılmış oluyordunuz. Royal bunu bölüyor. Ekibin MC’yi sadece tren istasyonuna kadar götürme planları olmakla beraber bunu yapamayıp ayrılıyorlar ve MC’yi Maruki gara götürüyor. Tren istasyonunda Sumire ile karşılaşıyoruz, sadece kendine iyi bak diyor gidiyor. Böyle veda mı olur? Olur aslında. Kahraman Himmel “Ama yolculuğa devam edersek tekrar karşılaşacağımıza eminim. Gözyaşı dökerek veda etmek bizim tarzımız değil. Tekrar karşılaştığımız zaman durum tuhaf olabilir.” demişti O yüzden olur ama seninle bir önceki gün vedalaşmamışız bile, bir önceki günü de geçtim en son 13 Şubat günü gördüm seni ben yav. En azından “şunu şunu yapmayı planlıyorum” tarzı birkaç cümle döneydi. Neyse, trende koltuğa oturduktan sonra ise Akechi gözüküyor trenin yanından geçerken ve bu kadar. Otoyollarda yolculuk yok. Karavan tamir etmeye çalışan kedi yok. Otoyolda giderken karavanın kapısını açan Inari yok. Royal sonu beni hiç ama hiç tatmin etmedi. Orijinal sonda aldığım o “evet, oyun bitti” hissini ve tatminliğini Royal’in sonunda alamadım. Oyunu daha önce oynadığımdan da kaynaklanmıyor bu. P5’te NG+ yaptığım zaman gene tatmin olmuştum, aynı sonu daha önce görmeme rağmen.

p5r18.png Chad ekiple birlikte eve gitmece sonu

Ayrıca Royal’in bitiş parçası olan “Bokura no Hikari (Our Light)” şarkısını ilk başta pek beğenmemiştim. Birkaç kez dinledikten sonra biraz daha hoşuma gitmekle beraber halen oyunun sonuna gitmediğini düşünmekteyim. Maruki ile savaştıktan sonraki cutscene’de de çalıyor başı ve oraya uyuyor. Ama bitiş parçası olarak biraz… yavaş sanki? “Hoshi to Bokura To (With the Stars and Us)” ise bitişe hem mükemmel uyuyordu hem de daha önce çalan “Swear to My Bones” ve “Our Beginning” parçaları ile yer yer motif olarak aynı tınıları kullanıyordu. Maruki’nin confidant’ını bitirmediğinde oyun P5’in orijinal sonuna düşülüyor ama “Hoshi to Bokura To” oyunun tek bitiş jeneriği olarak kalmalıydı. Ayrıca orijinal sonun arka plan grafiklerinden çok daha hoşnutum. Royal’inkin de biraz boş durmuş sanki.

p5r19.png Virgin boş trende tek başına oturma sonu

Sıkıntılar

Oyunun anti-aliasing’i bozuk. Oyun içi render’ı %200 yapmama rağmen bile karakter yüzleri vs. filan halen bulanıktı. Kafenin içerisindeyim, Sojiro’nun yüzü net değil. Çareyi kısmen, P5R.exe’ye sağ tıklayarak özelliklerden DPI scaling’i Application olarak ayarlayarak ve oyunun kendi anti-aliasing’ini kapatarak çözebildim. Durum mükemmel olmasa da en azından oyun daha net gözüküyor. Ancak Nebiros, Alice, Maria gibi Persona’lara baktığınızda olması gereken netliğin olmadığını görebiliyorsunuz hala.

p5r20.png Alice, sen mi öldürdün anti-aliasing’i?

Bunun yanı sıra birkaç yerde pre-render cutscene olmakla beraber bu cutscene’lerin çözünürlüğü aşırı düşük. Özellikle de Maruki ile olan savaşta ikinci faza geçerken ki cutscene’de bu kalite düşüklüğü gözüme çok çarptı. Gerçi bunu yazarken YouTube’dan PS4 için cutscene’lere baktığımda kalite seviyesi aynı gibi gözüküyor. Emin değilim tam.

p5r21.png

Son sözler

208 saat oynamışım P5R’yi. Özlemişim P5’i biraz demek. Bu arada NG+ yok bu süre içerisinde. Tebrik etmek istiyorum kendimi. Daha önce oynadığım oyunu sanki ilk kez oynuyormuş gibi oynamayı becermişim. NG+ yapmayı ise düşünmüyorum. İkizler ve Lavenza ile savaşmak ve Satanael’i fuse’lamak için koca oyunu tekrar oynayamayacağım. Ayrıca NG+ yapmaya kalksam oturup tekrar tüm konuşmaları dinlerim, Mementos’ta gezinirken karşıma çıkan her Shadow’u gene dövmeye çalışırım, uzun sürer yani. Aldığım kayıtlara göre P5’i ilk oynayışım 155 saat, NG+ ise 77 saat sürmüş. Yarı yarıya desek Royal’de yapmaya kalkarsam 100 saat olacak, ee yok kalsın. Emekli olursam yaparım NG+’ı.

Royal’den genel anlamda memnunum, çok güzel eklentiler var ama belki de P5’in orijinal haini oynadığımdan bazı değişiklikleri pek sevemedim. Royal’in yeni hikaye içeriği güzel ama bir yandan da bunun sonradan eklenildiği daha bariz belli. P5’in ana hikayesine gayet güzel bağlanıyor hem de bağlanamıyor gibi hissettim.

Artık Strikers’ı oynayabilirim. Gördüğüm bazı yazılarda Royal ile ilgili pek referans geçmese de Royal önce çıktı, onu oynamadan oynamam tarzı bir takıklığım vardı. Strikers ile ilgili bir-iki küçük şey hariç spoiler yemedim bak. Çok ilginç, neyse Strikers’a yazı yazar mıyım bir fikrim yok. Yalnız burası gide gide sadece Atlus oyunlarının yazılarından oluşacak gibi duruyor. P3 Reload ve Metaphor’u oynadığım zaman onlara da bir şeyler yazmayı istiyorum. İş, güçten pek yazı yazasım gelmiyor, bu yazıyı da yazmayacaktım ama işte burada. -Yazı yazmaya üşeniyor ama 200 saat P5R oynamaktan üşenmiyor bu şahış, çarkıma sıçayım- Okuduğunuz için teşekkürler. Bir sonraki yazı da, artık 2 ay sonra mı yoksa 50 yıl sonra mı olur bilmem. Gerçi 50 yıl dediğin de nedir ki? (Dört ay geçti, Frieren’in etkisinden hâlâ kurtulamadım.).

p5r22.png Royal’in kötü sonunda beğenmediğim tek şey Sumire’nin Kasumi klonu olarak yaşaması yoksa bu sonu Yaldabaoth’un kötü sonuna tercih ederim



Bu gönderi CC BY 4.0 lisansı altındadır.